@Deprecated - Bu sitede artık teknik makalelere yer vermeyeceğim! Teknik yazilarımı netologist.org adresinden takip edebilirsiniz.

Ninja ve Samuray

12 Mart 2010 · netologist · 3 dakika, 475 kelime

Bilişim dünyasında iki tür yazılımcı vardır. Ninjalar ve Samuraylar. Her ikiside işinin ehlidir. Bir oturuşta bir işletim sistemini en az hata ile yazabilir, NASA gibi çok güvenli yerleri alt-üst (hack) edebilirler. Bu iki kişi madem bu kadar iyiler peki o zaman nedir bu iki tür bilişimciyi birbirinden ayıran şey? İşte bu yazı bunun üzerinedir.

Ninjalar, gecenin karanlığında sessiz sedasız hareket ederler. Kimse ne yaptıklarını, nereden çıka geldiklerini bilmez. Geceleri çalışmayı çok severler. Çok hızlıdırlar. Kolay kolay bildiklerini paylaşmazlar. Çünkü bildiklerini öğrenebilmek için çok acı çekmiş ve mücadele etmişlerdir. Para karşılığı yeteneklerini kiralarlar. Yalnız çalışmayı severler. Ketumlardır, tüm ahlak kurallarını yok sayabilirler; gecenin ve maskelerinin arkasına saklanarak hareket ederler.

Samuraylar, onurları için yaşarlar. Savaş sanatını öğrenmek için en az ninjalar kadar mücadele etmişlerdir. Bir klana bağlıdırlar. Samuraylar arasında sağlam bir dayanışma vardır. Yeteneklerini inandıkları şey uğruna harcarlar. Saygınlık kazanmak için bildiklerini öğretmeyi borç bilirler. Yatay hiyerarşide olan bir usta-çırak ilişkileri vardır. Usta çıraktan, çırak ustadan birşeyler öğrenebilir. Kibirleri yoktur. Samuraylar için hayat ibretlerle dolu bir okuldur. Sanatla yakından ilgilenirler. Yardım severdirler. Genelde tanınır ve saygı duyulurlar.

Samuraylar’ın Ninjalar’dan en büyük farkı bildiklerini saklamak yerine paylaşmalarıdır. Bu vasıfları sayesinde saygınlık kazanırlar. Ve diğer meziyetleri (yardımsıverlik vb) varsa da sevilirler.

Aynı yaklaşımı tarih boyunca başka başka şekillerde görmemiz mümkündür. Osmanlı’da Derviş ve dergah yapılanmaları ile StarWars’ta Jedi’lar, samurayların yapılanmalarına benzer. Belki bu yüzden açık kaynak dünya “Star Wars"u bir başka sever.

Sanat ve bilim dünyasına bakarsak, adı ve şanı ile günümüze gelenlerde de aynı dayanışma ve paylaşımın olduğu görülmektedir. Bu konuda aklıma gelen ilk örnek Sezen Aksu’dur. Minik Serçe’nin sanatı ile ilgili yorum yapmak haddim ve bilgimin dahili dışında elbet. Sanat dünyasına verdiği ölümsüz eserler ise herkesçe aşikar. Ama O’nu ölümsüz sanatçı yapan eserleri dışında, öğrencileri ve destek verdiği insanlardır. Birçok kişiye yardım etmiş, beste ve güftelerini vermiştir. Bu hem kendisinin saygınlığını arttırmış, hemde eserlerine yeni renkler katmıştır.

Müzik sektöründe benzer bir yaklaşım Rapçiler arasında da mevcuttur. Birbirlerinin albümlerinde bazı şarkılarına eşlik etmeleri (Feat) bu dayanışmaya küçük bir örnektir. RAP dünyasının tanınmış ustaları, çaylak RAPçilerin albümlerine eşlik ederek onların tanınmasına yardımcı olurlar. Bu da bu sanatçıların daha da saygı görmelerini sağlar.

Ninjalar bu dayanışmayı anlayamaz. Rakibi olabilecek kişilere böyle bir yardımda bulunmasına ise anlam dahi veremez. Birilerine yardım edip nasıl para kazanabilirler ki diye düşünürler. Ama yakın tarihteki örneklere bakıldığında elbette para kazanılır. Bunun nedeni saygınlıktır. Saygınlık beraberinde yardımda getirir. Doğal bir reklam ağı oluşur ve insanların bu davranışlar hakkında konuşmasına neden olur.

Çevremde zaman zaman ninjalarla karşılarım. Neden açık kaynak dünyayı bu denli sevdiğimi ve destek verdiğimi sorarlar. Zamanımı boşa harcadığımı düşünürler. Öğrendiklerimin çoğunu açık kaynak camia sayesinde öğrendiğimi anlatırım ama anlamsız bulurlar. Sağdan soldan (internetten) öğrendikleri birkaç bilgiyi çok değerli görüp kimseyle paylaşmazlar. Bildiklerinin kölesi olan bu insanlara en güzel tokat, kafalarında devleştirdikleri bu bilgiyi çok kısa sürede öğrenerek, bildiklerine meydan okumak (daha iyisini yapmak) ve öğrenilenleri deneyimle harmanlayıp, tekrar ait olduğu yere topluluğa armağan etmektir…